İŞLETMENİN SAHİBİNE GEREĞİNDEN FAZLA BAĞIMLI OLDUĞUNU GÖSTEREN 8 GÖSTERGE

Şirket sahiplerinin işletme içerisinde ve özellikle gündelik işlerde geçirdiği vakit ile işletmenin değeri ve yatırımcı cazibesi arasında doğrudan korelasyon vardır. Bu süre azaldıkça işletmenin değeri ve cazibesi artmaktadır.

Hiç tatil yapmayan şirket sahibi; bu cümle ile öğünen patronlar olduğunu inanabiliyor musunuz? Tatiller işletmeye ve sektöre dışarıdan bakmak ve yeni fikirler geliştirmek için biçilmez kaftandır.

Müşteri ilişkilerini yöneten kurucular; işletmenin kuruluş yıllarında satış fonksiyonun haklı olarak kurucular üstlenmektedir. Ancak işletme olgunluk dönemine yaklaşırken, kurucuların müşteri ilişkilerinden kendileri çekmeleri işletme değerini artıracak ve yatırımcı nezdinde değerli olacaktır.

Tüm ödemelerin patron tarafından imzalanması; Mali denetim ve sorumluluk önemli olmakla birlikte işletme sahipleri kurdukları denetim fonksiyonları ile nakit akışını profesyonellere bırakmak durumundadırlar.

Süreçlerin sadece şirket sahibinin zihninde yazılı olması; ancak kişilerden bağımsız sistemlerle yönetilen ve kurumsal olan bir işletme kendi ayakları üzerinde durabilir ve yatırımcı için cazip bir işletmeye dönüşebilir.

Stratejik olmayan konularda saatlerini harcayan hissedarlar; bir diğer önemli konu işletme sahibinin zaman yönetimidir. Gündelik detaylar yerine strateji, lobi, büyüme ve global genişleme konularına odaklanmak kurucu için bir sonraki adım olmalıdır. Aksi taktirde taktiksel yönetim sektörde yaşanan stratejik dalganın altında kalabilir.

Tüm detaylara hakim olmak isteyen patron; evet detaylar önemli ve elzemdir ancak detaylarda boğulmak ve takılmak işletmeyi yavaşlatır, hissedara bağımlı kılar.

Hiç hasta izni almayan kurucu yöneticiler, hissedarların her durumda ellerinin işletmenin üzerinde olduğunu hissettirmesi çalışanların inisiyatif alma isteklerini köreltir ve risk iştahı olmayan ve yenilikçilikten uzak bir işletme yaratır.

Akıllı insanları işe alan ama yetki vermeyen yöneticiler, en çok görülen hatalardan biridir. Potansiyeli yüksek çalışanları işletmeye çekmek önemli olmakla birlikte bu kişilere yetki ve hata yapma hakkı verilmezse işletme el freni çekilmiş bir yarış arabasına döner.

Sonuç itibari ile şirket sahiplerinin hiç unutmaması gereken; “İşletme sahibinin yönetim tarzı şirketin “içinde” değil “üzerinde” çalışmak olmalıdır”. Böylece sistemler kurulur, işletme kendi ayaklarının üzerinde durur. Böylece hissedarlar yatırımcı için cazip bir işletmeye sahip olur.

İnanın mümkün, niyet edin ve başlayın!


Gökhan Acar / CEO
VALURA

 
 
 
Paylaş :